Gaziantep Tarihi Camileri

Tarihi Gaziantep Camileri, kentin siluetine sağladıkları görsel ve fonksiyonlarına bağlı olarak yerine getirdikleri sosyal katkıyla birlikte, kent içindeki konumları ve yapım tarihleri ile bağlantılı olarak kentin gelişiminin izlenmesine olanak sağlayan kentin vazgeçilmez mimari değerlerini oluşturmaktadır.Camiler, Anadolu kentlerinde olduğu gibi yerleşimin en küçük birimini meydana getiren mahallelerin merkezini oluştururlar. Özellikle Osmanlı Dönemi’nde, din adamlarının dini görevleri dışında en önemli görevlerinden birinin de devletin buyruklarını halka iletmek olduğundan, dini yapılar sadece ibadet amacıyla değil, yönetimsel konuların iletilmesi için de kullanılan bir toplantı mekanı olmuştur. Üstlendikleri bu fonksiyonlar ile dini yapılar, her anlamda mahallelerin merkezini oluşturmuştur


 Üstlendikleri bu fonksiyonlar ile dini yapılar, her anlamda mahallelerin merkezini oluşturmuştur. Şehir düzeninde konutlar ve diğer yapılar da dini yapıların çevresinde gelişmiştir. Dini yapıların bu hiyerarşik düzendeki önemi, içlerinde yer aldıkları mahallelere isimlerini vermelerinden de anlaşılmaktadır. 16.yy. Antep Liva Defterlerine göre kenti oluşturan mahallelerin adlarına bakılacak olursa, mahalleler ile sınırları içinde yer alan dini yapıların genelde aynı adı taşıdıkları görülmektedir. 

 Müslümanların ibadet yeri ve insanların sosyal ihtiyaçlarına cevap verebilecek ünitelere ve sanatsal değere sahip tarihi, Gaziantep camilerinden bahseden ve bunlar hakkında bilgi veren belli başlı üç eser vardır. Bunlar; Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Şer’i Mahkeme Sicilleri, Risale-i Fi Tarif Kaza-yı Aynitap’tır.Hemen hemen hepsinin yapımında kesme taş kullanılan tarihi Gaziantep camileri, plan ve süsleme bakımından birbirinden farklılık göstermektedir. Camilerin plan oluşumlarında ve minarelerinde Arap mimarisinin etkisi dikkat çekmektedir. Genellikle dikdörtgen planlı ve son cemaat yeri bulunan iki nefli yapılar grubunda, duvarlarda nişler kullanılmış ve bu nişlerin içine pencereler yerleştirilmiş, üstleri çapraz tonozlarla örtülmüştür. Nefleri ise, payeler ayırmaktadır. Bu tip yapıların en eski örneği “Ahmet Çelebi Cami”dir. Hacı Nasır Cami’nin burmalı minaresi, Handaniye, Eyüpoğlu ve Esenbek Camilerinin portal süslemeleri önemlidir. Handaniye Cami minaresinin şerefesi altında XVI.yy. İznik çinileri bulunmaktadır. Boyacı Cami ise, minberindeki ahşap işçiliğinin, Gaziantep’in en eski örneği olması bakımından önemlidir.Tarihi Gaziantep Camilerinin cephelerinde, farklı renkte taşların kullanımları ile oluşturulmuş kompozisyonların hakim olduğu bir düzenleme görülmektedir. Bu düzenlemede yöreden çıkarılan sarı (havara ve kıymık), siyah (kara taş) ve kırmızı (kırmızı mermer) taşların kullanılmıştır. Bezemenin hakim olduğu en önemli yapı ise minareleridir. Çoğunluğu kapalı şerefeli olan minarelerin ince bir taş işçiliğinin ürünü olan şerefe-gövde bağlantıları, gövdelerinde yer alan kabartmalar ve çini tabaklar ile şerefe korkuluklarında yer alan motifler bu düzenlemelerde kullanılan başlıca öğelerdir. Osmanlı döneminde dini yapılarda meydana gelen en önemli değişimlerden biri de mescid olarak inşa edilen birçok yapının gerekli değişiklikler yapılarak camiye çevrilmesidir. Bu dönem yapılarından Bostancı, Ömer Şeyh, Kozluca, Hacı Veli, Karatarla, Hacı Nasır, Karagöz ve Bekirbey Camileri önce mescid olarak inşa edilmiş daha sonra camiye çevrilmiştir. Bölgede 1822 tarihinde meydana gelen deprem ve özellikle de Antep Harbi sırasında kullanılan top mermileri, yapılarda oldukça büyük tahribata neden olmuştur. Savaş sırasında özellikle hedef alınmaları nedeniyle yıkılan minarelerin çoğu savaş sonrasında aslına uygun olarak yeniden yapılmıştır. Bu onarımlar sırasında en büyük değişiklikler ise camilerin üst örtülerinde gerçekleşmiştir.

 Orjinalinde üst örtü olarak düz dam ve üzeri hasır malzeme ile kaplanmış kubbelerin kullanıldığı yapıların çoğunun üst örtüsü, kubbeleri dışarıdan algılanmayacak şekilde kırma çatı olarak değiştirilmiştir. Bu onarımlar sırasında plan şemaları özgünlüğünü korumuştur. Camilerin fonksiyonlarını günümüzde de devam ettirmeleri korunmalarındaki en önemli etken olmuştur. Gaziantep Savunması sırasında kentte yaklaşık 50 civarında caminin olduğu anlaşılmış, fakat bunlardan bazıları yıkılarak harabe haline gelmiş ve ancak 30 tanesi korunarak günümüze kadar ulaşabilmiştir.Gaziantep’te son yıllarda inşa edilen modern camilerde süsleme sanatı çok zengin olup, bu camiler çini işlemeleri ve hat sanatıyla dikkatleri çekmektedir. Gaziantep’te Pişirici ve Balıklı olmak üzere iki mescidin yanı sıra tarihi camilerden bazıları şunlardır:

Ömeriye Cami:

Gaziantep’in Düğmeci Mahallesi’nde bulunan bu tarihi cami, Antep’in en eski camisidir. 607 hicri (1210 miladi) yılında tadilat yapıldığı kayıtlarda geçmektedir. Caminin kimin tarafından yapıldığı tam olarak bilinmemekle birlikte Halife Hz. Ömer zamanında yapıldığı, ya da Hz. Ömer’in kızından olma torunu Emevi Halifesi Ömer Bin Abdülaziz tarafından yaptırıldığı söylendiği hakkında farklı söylentiler vardır. Caminin bir diğer adı, İki Ömer anlamında “Ömereyn”dir. Caminin taç kapısı ve mihrabı ak-kara taşlarla örülmüştür. Minare şerefesinin korkuluklarında oyma taş işçiliğinin güzel örnekleri görülmektedir. Hatta minarenin bedeninde Antep Savunmasından kalan mermi ve şarapnel parçalarının izlerini görmek mümkündür.

Ali Nacar Cami:

Tabakhane Bölgesi, Yaprak Mahallesi’nde yer almaktadır. Vesikalarda Ali adında bir marangoz tarafından yaptırıldığı görülmüştür. Müezzin mahfiline çıkan merdiven üzerinde 1213 Hicri tarihi yazmaktadır. Bu hicri tarihin caminin onarım tarihi olduğu düşünülmektedir.

Boyacı Cami:

Hamdi Kutlar Caddesi ile Kutlar Sokağı’nın birleştiği yerde bulunmaktadır. Kadı Kemalettin tarafından yaptırılmıştır. Caminin minberi üzerindeki oyma kitabede 759 Hicri (1358 Miladi) tarihi yazmaktadır. Ancak bu tarihten daha önce yapıldığı düşünülmektedir. Caminin özelliklerinden birisi de minberin alttan kızaklı olması ve duvarda özel olarak yapılan bölmesine girip çıkabilmesidir. Avlu girişinin sağında tek şerefeli çokgen gövdeli peteksiz bir minaresi bulunmaktadır. Ayrıca Gaziantep’in en büyük camilerinden olan Boyacı Cami’nin içindeki ince ahşap işçiliği dikkat çekicidir.

Şeyh Fethullah Cami Ve Külliyesi:

Kepenek Mahallesi’nde bulunan cami, halk arasında “Aşağı Şeyh Cami” olarak da adlandırılmaktadır. Caminin ismi, keramet sahibi ve ermiş bir kişi olan Şeyh Fethullah; Halife Hz. Ebubekir soyundan gelmektedir. Hicri 971 (Miladi 1564) tarihinde yapılmıştır. Harim, ortada sekizgen taş ayağa oturan ve yelpaze şeklinde açılan tonozlarla, askı kemerlere bağlanan bir örtü sistemine sahiptir. Bu tür örtü sistemi Şeyh Fethullah Camiden başka şimdiye kadar hiç bir camide görülmemiştir. Ortadaki sekiz köşeli taş ayağa rağmen bu cami merkezi planlı camiler grubuna dahil edilebilir. Genelde merkezi planlı camiler kubbe ile örtülüdür. Şeyh Fethullah Cami, tonozla örtülü olmasına ve ortada ayağı ihtiva etmesine rağmen merkezi mekan bütünlüğünü muhafaza etmiştir. Caminin portal, mihrap, minber ve pencere sövelerinde renkli taş işçiliği bakımından Memluk sanatının etkileri görülmektedir. Ancak portal kavsarası ile caminin içindeki pencere alınlıklarının süslemesinde Osmanlı sanat üslubunun özelliklerini görmek mümkündür. Harimin gerisinde son cemaat yeri ve dış avlu mevcuttur. Giriş zeminindeki renkli taş döşemesi bölgeye has bir özelliktir. Tek şerefeli bodur minaresi vardır. Şeyh Fethullah Cami; zaviyesi, kasteli, medresesi ve hamamıyla bir külliye olarak inşa edilmiştir. Antep Savunmasında şehit düşen Karayılan’ın mezarı cami bahçesindedir.

İhsanbey (Esenbek) Cami:

Şehitler Caddesi üzerinde bulunan caminin eski kayıtlarda ismi “Esenbek” olarak geçmekte ve ne zaman yapıldığına dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Mabetin altında eskiden caminin su ihtiyacını karşılayan bir kastelin varlığı bilinmektedir. Kastele avlu kapısının hemen önünden karataştan yapılmış 25 merdivenle inilmektedir.

Hacı Nasır Cami: 

Hacı Nasır adında bir kişi tarafından bugün Elmacı Pazarı denen yerde mescid olarak yaptırılmıştır. Hacı Nasır, 16.yy.’da yaşamış olup, yapımı da 16.yy.’a tarihlenmektedir. 130-140 yıl sonra Kamalakzade Hacı Mahmut oğlu Hasan Ağa tarafından mescide minber konularak camiye dönüştürülmüştür. En önemli onarımını ise, Miladi 1812 (Hicri 1227) yılında geçirmiş olduğu kapının üzerindeki kitabeden anlaşılmaktadır.

Handaniye (Handan Bey) Cami: 

Karagöz Mahallesinde yer alan cami, Miladi 1647 yılı kayıtlarında ismi “Handan Bey” olarak geçmektedir. Antep’te yaşamış Erzincanlı beylerin en fakiri sayılan Handan Ağa tarafından yaptırılmıştır. Gelir getiren bir de saraçhanesi olan cami, Miladi 1791 yılında yeniden yapılmıştır. Caminin onarımlarında daha sonra saraçhaneden alınan gelir kullanılmaya başlanmıştır. Antep Savunmasında cami ibadet yapılamayacak duruma gelmiştir. Daha sonra yeniden bir onarım geçirmiştir.

Eyüpoğlu Cami:

Kendi adıyla anılan Eyüpoğlu Mahallesi’nde yer almaktadır. Caminin yapılış tarihi ve kimin tarafından yaptırıldığı konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır. 1586 tarihli Şer-i Mahkeme Sicillerinden bu tarihten önce yapıldığı bilinmektedir. Yapı, içten çapraz tonozludur. Altı gözlü son cemaat yerinin gerisinde duvarla çevrili dış avlusu mevcuttur. Mihrap siyah vişneçürüğü ve beyaz mermerle çeşitli geometrik şekillerden oluşan süslemeye sahiptir. Merdivenle çıkılan minber ve vaaz kürsüsü mevcuttur. Minaresi tek şerefeli olup, şerefe altı mukarnaslıdır. Gövde ve petek kısımları bilezik ve sağır kemerlerle süslenmiştir.

Kılınçoğlu Cami:

Kılınçoğlu Mahallesi’nde bulunmaktadır. Hicri Şaban Ayı 1186 tarihli ve diğer belgelerden bu mabedin H.1083 (M.1672) yılından önce Kılınçoğlu Hamza Bey tarafından mescit olarak yaptırıldığı, daha sonra Osman Efendi adlı bir hayırsever tarafından minber eklenerek camiye çevirdiği bilinmektedir. Bu caminin en ilginç yanı duvarlarının kale suru gibi kalın olmasıdır.

Ömer Şeyh Cami:

Ömer Şeyh tarafından bugünkü merkez Yazıcık mevkiinde Turna sokağın köşesinde inşaa edilmiştir. Kesin olarak ne zaman yapıldığı bilinmemekle birlikte H.967 (M.1559) yılı Şeri Mahkeme sicili kayıtlarına göre bu tarihten önce en azından mescit olarak yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. 

Bostancı Cami:

Şehir merkezi Bostancı Mahallesi’nde, Bostancı Cami Sokakta bulunan caminin hangi tarihte ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Ancak H.965 ve 967 tarihli Şeri Mahkeme sicillerinde adı Bostancılar Mescidi olarak geçmektedir. Bu belgelerden caminin yapılışının M.1557 yılından önce olduğu anlaşılmaktadır.

Kabasakal Cami:

Şehreküstü Semti, Kocaoğlan mahallesindeki Ahmet Çelebi İlköğretim Okulu’nun kuzeyinde konumlanmaktadır. Hacı Ahmet adında biri tarafından mescit olarak yaptırılmış, Kabasakaloğlu İsmailoğlu Hamza Ağa tarafından minber eklenerek camiye çevrilmiştir. Hamza Ağa’nın H.1114 tarihinde öldüğü veraset belgesinden anlaşılmaktadır. Buna göre caminin yapımı M.1702 tarihinden daha önce olması gerekir.

Ahmet Çelebi Cami:

Ulucanlar Mahallesi’nde yer almaktadır. Caminin kurucusu Peygamber soyundan Hacı Osman oğlu Şeyh Ramazan Efendi’dir. Bu eser medrese, cami, kastel olarak peş peşe sıralanmıştır. Cami sonradan ilave edilen medreseyi yaptıran Ahmet Çelebi’nin adıyla anılmaktadır. Caminin; kitabesinden l083 hicri (l672 miladi) tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bahçesinde bulunan kastele 12’si kesme taştan, 32’si kayaya oyma 44 merdivenle inilmektedir. Cami ahşap işçiliğinin eşsiz örneklerini yansıtmakta olup, ayrıca kadınların da ibadet etmeleri için ayrı bir bölümü yer almaktadır.

Alaybey (Gami Bey) Cami:

Alaybey Mahallesi, Gaziler Caddesi üzerinde yer almaktadır. Caminin yapılış tarihiyle ilgili kesin bir bilgi yoktur. M.1595 tarihinden önce yapıldığı H.1224 tarihinde yeni bir onarım gördüğü bilinmektedir. Camiyi yaptıran kişinin Alaybeyi olan bir komutan olduğu bilinmektedir. Camide kesme taş işçiliğinin güzel örnekleri görülmektedir. Üçayağa oturan, dört kemer gözlü olan son cemaat yeri çapraz tonozla örtülüdür. Dışarıda küçük bir avlusu vardır. Kuzey-doğu köşedeki minare çokgen gövdeli ve tek şerefelidir. Merdivenle çıkmalı minberi ve vaaz kürsüsü vardır.

Şirvani (Şirvani Mehmet Efendi) Cami: 

Gaziantep Kalesi’nin batısında Seferpaşa Mahallesi’nde bulunmaktadır. Eskiden tarihi Gaziantep camileri içerisinde minaresi iki şerefeli olan tek cami olduğundan bu camiye halk tarafından “İki Şerefeli Cami” de denir. Şirvani Mehmet Efendi, camiyi yaptıran kişinin adıdır. Rivayete göre Şirvani Seyit Mehmet Efendi Hz. Muhammed’in torunu Hz. Hüseyin’in soyundan gelmektedir. Caminin yapılış tarihinin Miladi 1677 tarihinden önce olduğu belgelerden anlaşılmaktadır. Camide eskiden dervişlerin zikrettikleri bir oda ve ahşap işçiliğinin güzel örnekleriyle süslenmiş bir müezzin mahfili de bulunmaktaydı. Bir başka önemli bölüm ise Boyacı Camiinde olduğu gibi minberin alttan kızaklı olması, duvarda yapılan özel bölmesine girip çıkabilmesidir.

Tahtani(Tahtalı) Cami: 

Gaziantep Kalesi’nin yanında, Şekeroğlu Mahallesi, Uzun Çarşı Caddesi üzerindedir. Caminin kim tarafından yaptırıldığı ve yapım tarih hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır. Ancak Miladi 1557 tarihli bir belgede adından söz edilmektedir. M.1563 yılında Maraş Valisi Osman Paşa tarafından tamir ettirildiği anlaşılmaktadır. Bir söylentiye göre caminin ağaçtan yapıldığı bu nedenle de halk tarafından camiye Tahtalı Cami olarak adlandırıldığı bilinmektedir.

Alaüddevle (Ali Dola) Cami: 

Uzun Çarsı’nın batısında, Eski Saray Caddesi üzerindedir. Halk arasında “Ali Dola Cami” de denilmektedir. Alaüddevle, Maraş’ta hakimiyet sürdüren Dulkadiroğlu Beyliği’nin son beyidir. Caminin yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber camiyi yaptıran Alaüddevle’nin, Miladi 1515 tarihinde vefat ettiği düşünülürse bu tarihten önce yaptırıldığı ortaya çıkmaktadır. Sadece minaresi yıkılmadan günümüze ulaşabilen cami, 1901 yılında giriş yüzü siyah ve beyaz taşlardan tek kubbeli olarak yeniden yapılmıştır. Caminin mimarı Armenek, ustabaşısı da Kirkor’dur. Hıristiyan sanatında görülen kemer içindeki küçük sütunlu pencere ve üzerinde yuvarlak bir pencereden oluşan sistem burada da uygulanmaktadır. Mihrabın üçgen bir alınlık içine alınması yine kiliselerden alınma bir özelliktir. Ayrıca yan duvar pencerelerinin etraf silmelerinin büyük ebatta yapılmaları ve içerideki mihrap süslemeleri ise barok özellikleri taşımaktadır.

Tekke (Tekke Mevlevihane) Cami:

Kozluca Mahallesi, Küçük Pazar sokağının güneyindedir. Resmi kayıtlarda adı Mevlevihane Camisi olarak geçer. Ancak halk tarafından Tekke Camii olarak bilinir. Cami, hücreler, semahane, yönetim ve Mevlevi dervişlerinin oturma odaları, tuvaletler, havuzlar, küçük ve kısa minaresinden oluşan eserler topluluğudur. Cami M.1638 yılında Mustafa Ağa adında bir Türkmen Ağası tarafından yaptırılmıştır. Miladi 1901-1903 yıllarında çıkan büyük yangınlardan zarar gören yapılar, vakfın mütevellisi olan Şeyh Mehmet Münip Efendi tarafından yeniden yaptırılmıştır. Caminin minaresi, altından geçen yol nedeniyle dikkat çekicidir.

Karatarla Cami:

Karatarla Mahallesi, Eski Saray Caddesi Kunduracılar çarşısındadır. Mescit olarak inşa edilmiş, Gergeri Halil Çavuş adında bir hayırsever tarafından genişletilerek cami durumuna getirilmiştir. Yapılan bu değişiklik Hicri 1063 tarihli belgelerden anlaşılmaktadır. Gaziantep’teki camilerin minareleri içerisinde en zarif olanıdır.

Kozanlı Cami: 

Kozanlı Mahallesi, Kozanlı Sokakta bulunmaktadır. H.1065 ve 1057 tarihli Şeri Mahkeme Sicillerinde mescit olarak geçmektedir. Kozanlı’daki mabedin H.1088 tarihli Şeri Mahkeme Sicilleri kaydında Üstat Ali Bey’in yaptırdığı cami olarak geçmektedir. Caminin örtüsü içten çapraz tonozludur. Çıkmalı çift minberi, üç gözlü son cemaat yeri, tek şerefeli bodur bir minaresi mevcuttur.

Nuri Mehmet Paşa Cami: 

Çukur Mahallesi, Suburcu Caddesi üzerindedir. Şer-i Mahkeme Sicillerinden ve bir fermandan anlaşılacağı üzere Nuri Mehmet Paşa tarafından 1786 (Hicri 1200) yılından bir kaç yıl önce yaptırılmıştır. Harim mihraba paralel, tek sıra dört kare gövdeli ayakla enlemesine ikiye ayrılmıştır. Mihrap önü kubbe ile yanlar çapraz tonozla örtülüdür. Son cemaat mahalli ise beş kubbelidir. Dış avlu ile son cemaat yerinin birleştiği bölümde klasik Osmanlı tarzındaki iki şerefeli minare yükselir. Mihrap; sarı, siyah, bordo renkli mermer malzeme ile zikzak motif ihtiva eden süslemeye sahiptir. Mihrabın yanlarında birer balkon minber mevcuttur. Mahfil kalem işi ile yapılmış çeşitli geometrik ve bitkisel motifleri ihtiva eder. Gaziantep Savunmasında zarar gören cami; bir ara askeri depo, 1958’den sonra da Müze olarak faaliyet göstermiştir. 1968 yılından sonra ise onarılarak yeniden ibadete açılmıştır.

Hüseyin Paşa Cami: 

Gaziler Caddesi üzerindedir. 1719 (Hicri 1131) yılında Hüseyin Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mimar olarak Hüseyin oğlu Osman adı geçmektedir. Dikdörtgen planlı camide, iki ayağın ve duvarların taşıdığı eşdeğerde altı kubbeli örtü sistemi uygulanmıştır. Son cemaat yeri de sivri kemerlere oturan üç kubbe ile örtülüdür. Duvarlarla çevrili dış avlusu mevcuttur. Mihrap geometrik taşlarla süslenmiştir. Mermer olan klasik minber, ahşap korkuluklara sahiptir. Minare çokgen gövdeli ve iki şerefelidir.

Ağa Cami:

Tunus’lu Antep Kaymakamı Ferruh Ağa (Bey) tarafından yaptırılan cami Şehreküstü, Suyabatmaz Mahallesi Şehitler Caddesinde yer almaktadır. Miladi 1554-1559 tarihleri arasında yaptırılmıştır.

Kurtuluş Cami:

Gaziantep’in Tepebaşı Mahallesi’ndedir. 1892 yılında kilise olarak yapılan cami, önceleri kilise ve cezaevi olarak kullanılmıştır. Bir tarih hazinesi gibi eski ihtişamından hiç bir şey kaybetmeyen Kurtuluş Cami, Gaziantep’in en büyük camilerindendir.

Gaziantep Tarihi Camileri içeriği, 15 Eylül 2020 tarihinde Biantep.Com sitesinin Keşfet bölümüne eklenmiştir.

DEĞERLENDİRME 3.0

İçeriği Nasıl Buldunuz?

Captcha