Psikanalizin Babası Sigmund Freud

Psikanalizin kurucu olan Sigmund Freud 1856 yılında dünyaya gözlerini açmıştır fakat doğduğu yerin kesin bir bilgisi yoktur. Kimi kaynaklara göre Avusturya-Macaristan kim kaynaklar göre ise Moravya’da dünyaya gelmiştir.

Sigmund Freud kimidir? Öncelikle buna bir göz atalım daha sonra ise Psikanalizin nedir? Onu biraz inceleyelim…

Sigmund Freud 1856 yılında dünyaya gelmiştir. Babası küçük esnaf ve annesi de babasının ikinci eşiydi. 2 üvey abisi ve kendinden küçük 7 kardeşi vardı. Doğduktan 4 sene sonra ise hayatının geri kalanına Viyana’da devam etmiştir. Sigmund Freud ismini duyuracak biri olduğunu Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okurken, laboratuarlarda çeşitli çalışmalar yaparak belli etmişti ancak beklediği sonuçları tam olarak elde edememişti ve kendine güveni gün geçtikçe azalıyordu. Aşk hayatı yok mu bu arkadaşın demeyin tabi ki var. Çok sevdiği hayatının geri kalanını onunla beraber geçirmek istediği “Martha Bernays”… Sigmund Freud Martha Bernays ile 4 yıl nişanlılık sürecinden sonra 1886 yılında dünya evine girdiler.

Sigmund Freud henüz nişanlı iken hipnozla ilgili çalışmaları gözlemlemek üzerine bir burs kazandı. Tabi ki bu zamana kadar boş durmadı ve bilinçaltı gücü görüşlerini geliştirdi. Bilinçaltı araştırmaları, hastalar üzerine yaptığı gözlemler 1900 yılında “Rüyaların Yorumlanması” kitabını çıkarmasını sağladı.

Sigmund Freud geliştirdiği Ödip kompleksi kendi anne ve babasına karşı olan duygularının bir nevi yansıması olarak da yorumlayabiliriz. Sigmund Freud yazılarında açık bir şekilde de bunu belirtmiştir.

Freud, uzun ve mutlu bir evlilik geçirdi. Altı çocuğu oldu. En küçük çocuğu olan Anna, babasının kalbinde özel bir yere sahipti. Anna babasının yolundan gitti ve saygıdeğer bir kuramcı oldu. Nazi yönetimindeki Almanya, 1938 yılında yaşadığı bölgeyi işgal ettiği ve Freud ve ailesi Londra’ya gitti. 23 Eylül 1939’da, 83 yaşında Londra’da yakalandığı kanserden dolayı hayata gözlerini yumdu.

Şimdi İse Psikanalizin Sizlere Kısa Bir Tanımını Yapayım..

Bilindışımızın en dip noktalarında ki ruhsal problemlerin sebeplerini bulma ve iyileştirme için kullanılan bir yöntem. Zor duyguların ve bitmişliklerin kişinin zihninde başka bir şekillere bürünmesi, bu şekilde hastanın hayatında bazı şeylere açıklık getirmesi beklenir. Küçük yaşlarda yaşanan cinsellikler ve çocukluk döneminden unutulmuş anılarını bilinçdışı oluşturur.

Bu bilinçdışı ileri ki yaşlarda ortaya çıkan nevrozlarımızda bulunur. Bunlar ise Psikanalizin temelini oluşturur. Hasta duygularını, anılarını, düşlerini, aklına gelen her türlü sözel çağrışımları mümkün olduğunca rahat ifade etmek için yönlendirilir. Kısaca tanımlayacak olursak Psikanaliz kişinin kendisini duymasına yardımcı olmaktadır.Birkaç sene süren bu terapi, hasta bir divan üzerinde yatar pozisyon da ya da yüz yüze gerçekleştirilir.