Gaziantep’te Hamam Kültürü
Anadolu’nun her köşesinde olduğu gibi Osmanlılar ile başlayan Türk hamam kültürü, Gaziantep’te de kendini göstermektedir.
Anadolu’nun her köşesinde olduğu gibi Osmanlılar ile başlayan Türk hamam kültürü, Gaziantep’te de kendini göstermektedir.
Farklı zaman dilimlerinde hem vakıflar hem de şahıslar tarafından birçok hamam yaptırılır. Evliya Çelebi, seyahatname’de Antep’ten övgüyle bahsederken hamamların çokluğuna da vurgu yapar. Bunlardan yalnızca iki kapılı hamam ve eski hamam (1557 öncesi), Keyvanbey Hamamı (16. yüzyıl), Şeyh Fethullah Hamamı (16. yüzyıl ortaları), Paşa Hamamı (1560’lar), Hüseyin Paşa Hamamı (1727), Naip Hamamı ve Tabakhane Hamamı tüm zorluklara rağmen asıl işlevlerini günümüze kadar taşıma başarısı gösterebilmişlerdir. buraların mimarisi genellikle soğukluk, ılıklık, sıcaklık ve hamamın ısıtıldığı külhan olmak üzere dört bölümden oluşur.
Gaziantep Kalesi içinde bulunan kale hamamı kalıntıları alanında gerçekleştirilen arkeolojik çalışmalardan, bu hamamın Eyyubiler dönemi’nde (1171-1250) yapıldığını anlıyoruz.
Eski Antep evlerinde musluklardan şarıl şarıl su akan banyo olmadığı için insanlar su dökünme işini gerektiğinde evlerin hemen giriş kapısı önünde bulunan ve “ eşiklik” denilen yerde yaparlarmış. Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi Gaziantep hamamları da gelin hamamı, damat hamamı, adak hamamı, kız beğenme hamamı, şirket hamamı, asker hamamı, sünnet hamamı gibi çeşitli bahanelerle eğlenceli törenlerin yapıldığı ve sosyal hayatın vazgeçilmez mekânları olarak uzun yıllar cazibelerini korumuşlar.
Naip hamamı, gazi şehrin en eski hamamlarından biridir. 1640 yılında geleneksel Osmanlı hamam mimarisi özelliklerine göre inşa edilmiş, uzaktan öyle hoş gözüküyor ki, aslında hiç de öyle küçük değil, burada Gaziantep hamamlarının tipik bir özelliği ortaya çıkıyor, o da ısı kaybını önlemek amacıyla neredeyse yarısına kadar toprağa gömülü olarak yapılmış olmaları. Hamamın yarısı toprak altında olunca dışarıdan tabi ki küçük görünür. 80 yıl boyunca hiçbir tadilat görmeden kullanılan hamam, Osmanlı hamam kültürünün korunması ve yaşatılması amacıyla, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi kültür yolu projesi kapsamında, Avrupa Birliği’nden sağlanan hibe fonlar ile restore edilerek 2007 yılında tekrar hizmete açılmış.
Hamamlarda eskiden az da olsa görülen tedavi ağırlıklı bir uygulama varmış. Buna göre müşterilerin isteği üzerine natır veya gayme tarafından hamamın kazan önü denilen kısmına bir varil konulur ve bunun içi sıcak suyla doldurulur. Vücudunda ağrı-sızı olan kişiler varilin içine girerek dayanabilecekleri kadar kalırmış. Islak sıcağın bazı ağrıları tedavi etmek için kullanıldığı burada da kendini gösteriyor.
Hamamlar Nasıl Isınıyor?
Isıtma yeri olan külhan gözlerden uzak bir şekilde hamamın altındadır. Burada bulunan ocak üzerinde sıcak su kazanı, onun üzerinde soğuk su deposu vardır. Yanan ateşin alev ve dumanı ocak dibinden özel kanallarla hamamın zemini ve duvarlarından geçerek, sıcaklığın tam ortasındaki göbek taşının altına kadar gelir oradan da hamam duvarlarında bulunan kanallardan dolaşıp tüteklik denen bacadan dışarı çıkar. Sıcak su ise göbek taşının altından kanallarla geçirilerek sıcaklıkta bulunan musluklara ulaştırılır. Böylece hem dumanın hem de sıcak su borularının ısıtmasıyla hamamın en sıcak yeri göbek taşıdır.
Nevse (lohusa) Hamamı:
Hamam günü belirlenir, eş dost ve akrabalara haber gönderilir. birbirinden lezzetli yemekler ve tatlılar hazırlanır, hamamda misafirlerin kullanacağı bütün malzemeler temin edilir. Davetlilere verilecek küçük hediyeler paketlenir. Doğumun tam 40. günü hamamda buluşulur, yenir, içilir, çalıp oynanır. Bu arada yeni doğum yapan anne bir güzel yıkanır. Tuzlama geleneğinden bahsedelim. Nevse hamamına anneyle birlikte getirilen bebek kırk günlüktür. itinayla kısacık bir süre içinde sıcaklıkta yıkanır. Ezilip un haline getirilmiş tuzla tüm vücudu ovulur. Kulak arkasına bir miktar şeker konulup, ağzına da ezilmiş karanfil unu sürülür, gözlerine de limon suyu sıkılır. ardından su ile yıkandıktan sonra havluya sarılıp soğukluğa çıkarılır. Anlatılanlara göre büyüdüğünde teni, ağzı kokmasın, vücudunda mantar olmasın, gözleri de pırıl pırıl olup iyi görsün inancıyla bu eziyet bebeğe çektirilirmiş.
Uzun bir zamandır evlerimizde musluklardan akan sıcak sularımız, hamam tadını vermeyen modern donanımlı banyolarımız var. Zaman, atalarımızdan bize miras kalan geleneksel hamam kültürünü yaşayıp yaşatarak gelecek nesillere aktarma zamanıdır… şimdiden sıhhatler olsun!
Gaziantep’te Hamam Kültürü içeriği, 12 Aralık 2018 tarihinde Biantep.Com sitesinin Keşfet bölümüne eklenmiştir.