GAZİANTEP: TARİHİ BUĞDAY HANI

GAZİANTEP’İN TARİHİ MEKANLARINDAN BİRİ OLAN VE GAZİANTEPLİLERİN BUĞDAY ALMAK VE SATMAK İÇİN UĞRADIKLARI ÖNEMLİ TİCARET MERKEZLERİNDEN TARİHİ BUĞDAY HANI, ŞİMDİLERDE FARKLI BİR KONSEPTE BÜRÜNEREK YERLİ VE YABANCI TURİSTLERE HİZMET EDİYOR.

Kesin yapım tarihi bilinmeyen hanın, ilk olarak Mustafa Ağa tarafından 1640 yılında tekkeye gelir temin etmek üzere yaptırıldığı ancak bu yapının yangınlarla tamamen yok olduğu biliniyor.Tek katlı sade bir yapı olan Buğday Hanı, beyaz kesme taşlardan inşa edilmiş. Hanın, kuzey cephesinde sokağa bakan dükkanlar bulunuyor. Eser bugün yöresel gıda ürünlerinin satıldığı bir han olarak kullanılmaktadır.

GAZİANTEP’İN TEK BUĞDAY PAZARIYDI
Tarihi Buğday Hanı içerisinde uzun yıllardır çalışan Osman Değirmenci, tarihi han hakkında bilgiler vererek şunları söyledi: “50 yıldır bu buğday pazarında çalışıyoruz. Buranın geçmişini az çok biliyoruz. Burası daha önceleri buğday hanıydı. Burada buğday satardık. Bu hanın içerisindeki gözlerin hepsinde ayrı ayrı buğday olurdu. Buğday satardık. Köylüler yıllık zahirelerini, 1 ton, 500 kilo, buğdaylarını buraya getirirlerdi. Buğday almak isteyen de satmak isteyen de buraya gelirdi. Daha önceleri karşı tahmis kahvesinin bulunduğu arsayı yazlık olarak kullanıyorduk. Şimdi tabi ki şartlar değişti. Şu an tahmis kahvesinin yazlığı olarak çalışıyor. Evvel Gaziantep’in buğday pazarı olarak sadece burası vardı. Burası tarihi eserdir. Buranın aşağı yukarı 350 senelik bir geçmişi vardır”

BUĞDAY HANIN UNUTULMAYAN MİSAFİRLERİ GÜVERCİNLER
Zamanın değişmesiyle hanın artık farklı bir formatta hizmet verdiğine dikkat çeken Değirmeci, tarihi handa artık modasının geçtiğini söylediği buğdayın satılmadığını ve hanın en eski ziyaretçileri olan güvercinlerin ise unutulmadığını belirterek, “Artık burada buğday işine son verdik. Çünkü artık modası geçti. Şimdi bizim evvelinde bu kuşlarımızın da geçmişi bulunuyor. Buğday kümelerinin üzerine konar, geçimlerini oradan sağlarlardı. Şimdi hayvanlar aç kalınca içeriye saldırıyorlar. İçeriye girdiklerinde fıstığa kadar yemek istiyorlar. Biz bazen burada hayvanların aç olduğunu görüyoruz. Kaldırımlara bir iki kilo buğday atıyoruz” ifadelerini kullandı.