Obeziteye Neden Olan Yapay Kimyasallar
Bazı yapay kimyasalların (obesogen) obeziteye neden olduğuna inanılıyor. Bu kimyasallar; çok sayıda yiyecek ambalajında, biberonlarda, oyuncaklarda, plastiklerde, yemek pişirme setlerinde ve kozmetiklerde bulunur. Vücuda girdiğinde normal vücut işlevlerini bozabilir ve yağ artışını artırabilir. Günümüzde 20’den fazla kimyasal obesogen olarak tanımlanmıştır.
Obesogenler endokrin bozucular (hormon üretimine müdahale edebilen kimyasallar) kategorisindedirler. Bazı endokrin bozucular, östrojen reseptörlerini aktive ederek etki gösterebilirler. Bu etki, hem erkeklere hem de kadınlara zararlıdır. Östrojen reseptörleri, seçici olmayan olarak sınıflandırılır. Bunun anlamı, östrojen hormonuna benzeyen her moleküle bağlanabilirler. Bu nedenle obesogen gibi kimysallara bağlandıklarında vücut normalden fazla östrojen sentezler.
Bazı obesogenler sadece obeziteyle ilişkili değildirler. Buna ek olarak doğumsal kusurlar, kızlarda erken ergenliğe girme, erkeklerde maskülen özelliklerin azalması, göğüs kanseri ve diğer hastalıklarla da ilişkilidir. Maalesef, bu etkilerin birkaçı ana karnında oluşur. Örneğin, hamile bir kadın bu kimyasallara maruz kaldığında, çocuğunun hayatının ilerleyen evrelerinde obez olma ihtimali artabilir.
1) Bisfenol-A (BPA)
BPA biberonlar, yiyeceklerin ve içeceklerin plastik ambalajları, metal yiyecek konserveleri gibi çok sayıda üründe bulunan sentetik bir bileşiktir. Yıllardır ticari amaçlarla kullanılır ve yüksek miktarları laboratuvar hayvanlarına ve insanlara zarar verebilir.
BPA’nın yapısı, kadın cinsiyet hormonu östrojenin en önemli formu olan estradiole benzer. Sonuç olarak BPA, vücudun içerisinde, östrojen reseptörlerine bağlanabilir. BPA’ya karşı hassasiyetin en yaygın olduğu dönem, anne karnındaki dönemdir. İlginç şekilde, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki hamile kadınların %96’sın idrarlarında BPA tespit edildi. Çok sayıda çalışmada, hem laboratuvar hayvanlarında hem de insanlarda BPA, kilo alımı ve obeziteyle ilişkiliydi.
BPA’ya maruz kalma; insülün direnci, kalp hastalıkları, diyabet, nörolojik hastalıklar, tiroit bezlerinde fonksiyon bozukluğu, kanser, genital anormallikler ve daha fazlasıyla ilişkilidir. BPA’nın yüksek seviyelerinin sağlığa zararlı olduğu konusunda bütün bilim insanları hem fikir iken, besinlerde düşük seviyelerde bulunmasının sağlığa zararlı olup olmadığı konusunda tartışmalar sürmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nde konuyla ilgili otoriteler, BPA’nın besinlerde bulunan düşük seviyesinin de insan sağlığına zararlı olduğunu tahmin etmektedirler. En azından, BPA’ya maruz kalan besinlerin zararlı olduğu kanıtlanmadı. Fakat BPA’nın düşük seviyesinin anne karnında fetüs gelişimi üzerinde etkisi olup olmadığı bilinmiyor. Bu konuda emin olmak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Şimdiye kadar elde edilen bulguların sonucunda, Kanada ve Danimarka ürünlerde BPA miktarının düşürülmesi için kanun çıkarttı.
2) Fitalat
Fitalatlar, plastikleri yumuşak ve esnek yapmak için kullanılan kimyasallardır. Yiyecek ambalajları, oyuncaklar, güzellik ürünleri, farmasötikler, duş perdeleri ve boyalar dahil birçok üründe bulunur. Bu kimyasallar plastiklerden çok rahat sızarak; besinleri, su kaynaklarını ve hatta havayı bile kirletirler. İsveç’te yapılan bir çalışmanın bulgularına göre; çocuklar havadan kaynaklı olan fitalatları derileri ve solunum sistemleri yoluyla alır.
BPA gibi fitalatlar da endokrin bozuculardır. Vücuttaki hormonal dengeyi etkilerler. Fitalatlar, metabolizma ile ilişkili PPARs adlı bir hormon reseptörünü etkileyerek kilo alımına katkıda bulunabilir. İnsanlarla yapılan çalışmalar vücuttaki fitalat seviyesinin obezite, artan bel genişliği ve insülin direnci ile ilişkili olduğunu gösteriyor.
Erkekler, fitalatın olumsuz etkileri açısından daha fazla risk altındadır. Çalışmalar anne karnında fitalata maruz kalmanın genital anormalliklere, gelişmemiş testislere ve düşük testesteron seviyesine neden olduğunu gösterir. Başka bir çalışmada; kandaki fitalat seviyesinin tip 2 diyabetle korelasyon gösterdiği tespit edildi. Bu nedenle çok sayıda hükümet ve sağlık otoritesi fitalatlara karşı eyleme geçti.
3) Atrazin
Atrazin, Amerika Birleşik Devletleri’nde en yaygın kullanılan herbisitlerden biridir. Yer altı suyu kirliliği nedeniyle Avrupa’da 10 yıldan fazladır yasaklanmıştır. Atrazin de bir endokrin bozucudur ve yapılan bir çalışmada atrazine maruz kalmak ve doğum anormalileri arasında korelasyon görüldü. Amerika Birleşik Devletleri’nde atrazinin en çok kullanılıdığı alan ile obezite görülme oranı arasında korelasyon saptandı. Bu maddenin sıçanlarda mitokondriye zarar verdiği, metabolizma hızını düşürdüğü ve obeziteyi artırdığı görüldü. Fakat korelasyon neden sonuç ilişkisiyle aynı anlama gelmez. Atrazinin insanlarda kesin olarak obeziteye yol açtığının bilinmesi için daha çok çalışma yapılmalıdır.
4) Organotin
Organotinler, çeşitli endüstriyel süreçler için kullanılan yapay kimsayallar sınıfındadır. Bunlardan biri tributiltindir (TBT). Fungusit olarak kullanılır ve gövdede deniz organizmalarının çoğalmasını önlemek için sandallara ve gemilere uygulanır. Ahşap koruyucu olarak ve bazı endüstriyel su sistemlerinde de kullanılır. Çok sayıda göl ve deniz kıyısı TBT ile kirlenmiştir. TBT sucul organizmalara zararlıdır ve çok sayıda düzenleyici otorite tarafından yasaklanmıştır.
Bazı bilim insanları TBT’nin ve diğer organotin bileşiklerinin endokrin bozucular olarak işlev gösterebildiğine inanırlar. Böylece insanlarda vücuttaki yağ hücresi sayısını arttırarak obeziteyi tetikler. Laboratuvarda hücreler üzerinde yapılan bir çalışmada TBT’nin yağ hücrelerinin hızlı büyümesine neden olduğu ve hücrelerin leptin üretmesini azalttığı bulundu. Fareyle yapılan başka bir çalışmada 45 gün boyunca TBT’ye maruz kalmak kilo alımına ve karaciğer yağlanmasına neden oldu. Ayrıca anne karnında TBT’ye maruz kalmanın, yağ hücresi sayısını arttırabileceğine dair kanıtlar bulundu.
5) Perfluorooctanoic Asit (PFOA)
PFOA çeşitli amaçlar için kullanılan sentetik bir bileşiktir. Yapışmayan özelliğe sahip teflon ve mikrodalga fırınlarında kullanılan bir bileşendir. Amerikalıların %98’sinden fazlasının kanında tespit edilmiştir. Tiroid hastalıkları, düşük doğum ağırlığı ve kronik böbrek hastalığı da dahil insanlarda çeşitli hastalıklarla ilişkilidir. Farelerle yapılan bir çalışmaya göre, gelişimde PFOA’ya maruz kalmak yaşamın ilerleyen dönemlerimde aran insülin, leptin ve kilo artışına neden olur.
Obesogenlere Maruz Kalmayı Nasıl Azaltabiliriz?
- Bu kimyasallar her yerde olduğu için onlardan tamamen kaçınmak neredeyse imkansızdır. Fakat birkaç basit önlemle maruz kalmak ve komplikasyon geliştirme riski azaltılabilir.
- Plastik ambajları olan yiyecek ve içeceklerden kaçınılmalıdır.
- Plastik yerine paslanmaz çelik ya da alüminyum su şiseleri kullanılmalıdır.
- Plastik yerine cam biberonlar kullanılmalıdır.
- Yapışmayan pişirme aletleri yerine, paslanmaz çelik ya da demir kullanılmalıdır.
- Organik ve doğal kozmetikler kullanılmalıdır.
Özellikle hamile kadınların yukarıda bahsedilen maddelere dikkat etmesi, bebeklerinin gelişimi için önem taşır.