Kafeinizm Sendromu
Birçok farklı kültürde önemli bir yeri olan kahve aynı isimle anılan bir bitkinin tohumlarından elde edilir. Kahve ağacının tohumları toplanıp kurutulur ve öğütülerek içime hazırlanır. Nescafe adıyla bilinen hazır kahveler de Türk kahvesi gibi aynı bitkiden elde edilir.
Farklı şekillerde hazırlanıp sunulsa da sohbetlere eşlik eden her çeşit kahve içerdiği kafeinden dolayı uyarıcı etkiye sahiptir. Kafein sadece kahvede bulunmaz. Son yıllarda tüketimi artış gösteren enerji içecekleri, kakao, kolalı içecekler hatta çay da kafein içerir. Davet edici kokusuna karşı koymak zor olsa da birkaç fincandan fazla kahve tüketilmemelidir.
Aynı sınırlama çay, kolalı içecekler ve diğerleri için de geçerlidir. Örneğin bir fincan Türk kahvesindeki kafein miktarı yaklaşık 57 mg’dır. Düşük düzeyde ( 100 mg’dan daha az) ya da orta düzeyde (200–300 mg) kafein tüketimi kişiler üzerinde keyif verici, enerjik hissettirici ve sosyalleşmeyi kolaylaştırıcı etki gösterir. Yüksek düzeyde (500 mg’dan daha fazla) kafein kişilerde huzursuzluk, tedirginlik yaratır.
Kafeinizm Sendromu
Kafein enerji verse de, dinçleştirici, zihin açıcı özelliği bulunsa da 2 ya da 3 fincandan daha fazla kahve içilmesi tıp doktorları tarafından önerilmemektedir. Kafeinin fazlası uyku kalitesini bozar. Boşaltım sistemi üzerinde de olumsuz etkiler gösteren kafeinin aşırı tüketilmesine kafeinizm sendromu denir.
Kafeinin Zararları ve Kafeinizm Belirtileri
Kahve, çay, kola ve benzeri kafeinli içecekleri aşırı miktarda tüketen kişilerde bir çeşit bağımlılık gelişir. Fazla kafein kullanılması sonucu mide ekşimesi ve mide yanması şeklinde belirtiler görülür. Daha ileriki aşamalarda reflü gelişir. Kafein tüketiminde aşırıya kaçılması sinirlilik yaratır, sinir sisteminde zehirlenmeyle ilgili bazı belirtiler ortaya çıkar. Bir ile üç fincan arasında kafein tüketimi ( 50–200 miligramlık dozlar) uyanıklığı artırır, uyku isteğini ve yorgunluk hissini azaltır. Doz 3–6 fincana ( 200–500 miligrama) çıkarılırsa kafein alan kişide baş ağrısı, aşırı gerginlik ve duyarlılık, titreme gibi belirtiler ortaya çıkar. Daha yüksek dozlarda (750 mg’a varan dozlarda) ise kafein zehirlenmesi ya da kafeinizm semptomları görülür. Bu semptomlar şunlardır:
- Anksiyeteye benzeyen davranışlar
- Hiperaktivite
- Titreme
- Uykusuzluk
- Ağızda kuruma
- Taşikardi (çarpıntı)
- Kulak çınlaması
- Yüzün kızarması
- Diürez (vücuttan idrar yoluyla fazla su atılması)
- Hipokondriazisle (hastalık hastalığı) benzerlik gösteren davranışlar
- Kas ağrıları
- İştah kaybı
- Karın ağrısı
- Mide bulantısı
- Baş ağrısı ve baş dönmesi
- Göğüs ağrısı
- Asabiyet
- Depresif davranışlar
- Halüsinasyon
- Psikoz ve şizofreniye benzer belirtiler
Enerji İçeceklerindeki Tehlike
Bir fincan kahve yaklaşık olarak 100 mg kafein içermektedir. Enerji içeceklerindeki kafein miktarı ise 500 mg’dır. İçerdiği fazla kafeinin dışında bu tür içecekler yüksek şeker oranı bakımından da tehlikelidir. Çocuk ve ergenlerin tükettiği enerji içecekleri kemik ve kalp damar sistemi sorunları yaratır. Yüksek dozlu kafein alımı idrara fazla çıkılmasına dolayısıyla vücudun magnezyum ve kalsiyum kaybetmesine, kemik erimesine (kemik mineral yoğunluğunun azalması) neden olur.
Önerilen Günlük Kafein Dozu Ne Kadardır?
Dikkati arttırması, uyanıklık hissi yaratması bakımından özellikle kahve içilerek alınan kafeinin yetişkinler için önerilen günlük dozu en fazla 400 mg’dır. Ergenlik dönemindeki gençler için önerilen günlük doz ise 100 mg’dır. Bu dozların üzerine çıkılmasıyla yukarıda sayılan kafeinizm belirtileri ortaya çıkar. Kahve, çay, enerji içecekleri, kolalı içecekler gibi yeşil çay da kafein içerir. Dikkatli olunmazsa tükettiğimiz içeceklerle bir gün içinde 400 mg’lık doz rahatlıkla aşılabilir. Piyasadaki çoğu kez reçeteye bile gerek duyulmadan alınabilen ağrı kesicilerin ve migren tedavisi için kullanılan ilaçların bir kısmında, Tarım Bakanlığından ruhsatı alınmış olsa da piyasada çokça bulunan ve bilinçsizce tüketilen bitkisel preparatlarda ya da besin takviyelerinde de 25–160 mg arasında kafein bulunmaktadır. Özellikle diyabetliler, kalp ve damar problemine sahip olanlar, epilepsi hastaları, gebeler, çocuklar ve yaşlılar kafein tüketimi konusunda dikkatli davranmalı, normal olarak 125 mg, en fazla 300 mg kafein almalıdır. Fazlası düşüklere ya da düşük doğum ağırlığına sahip bebeklerin dünyaya gelmesine neden olur. Hassas bünyeli bireyler için 50 mg’lık kafein dozları bile sinirlilik, mide, bağırsak problemleri ve uykusuzluğun ortaya çıkması için yeterlidir.
Kafein Yoksunluk Sendromu
Çikolatalarda, kafeinsiz kahvelerde bile bir miktar bulunan kafeinin sık tüketiminin neden olduğu bir sendrom daha vardır. Günlük olarak 600 mg veya daha yüksek doz kafein alınırsa 6–14 günde bağımlılık gelişir. Bağımlılık geliştiğinde kafein yoksunluğu semptomları en son içilen kafeinin üzerinden 12–24 saat geçmesiyle görülmeye başlanır. Yoksunluğun en şiddetli seviyesine 20–48 saatte ulaşılır. Bu süreler içinde kafein alınmaması sonucu gelişen sendromun en sık görülen belirtisi özellikle sabahları ortaya çıkan baş ağrısıdır. Diğer yoksunluk belirtileri uyku hali, yorgunluk, sersemlik hissi, mide bulantısı ve kusma, kas ağrıları, konsantrasyon güçlüğü ve huzursuzluktur.
Panik Atak ve Anksiyete Aşırı Kafeinle Tetikleniyor
Uzmanlar gün içinde önerilen kafein dozların üzerine çıkılmasının (5–10 fincan ve daha fazlası) kafeinizm sendromuna neden olduğunu, yüksek dozun panik atağı ve anksiyeteyi (kaygıyı) tetiklediğini söylemektedir. Genellikle 1000 mg’ı aşan kafein tüketimiyle ortaya çıkan kafeinizm ile ilgili belirtiler ortaya çıktığında kahve alımına devam edilmemelidir.