Gaziantep Ağzı
Gaziantep Ağzı
Eski değerleri kaybetmeden yeniliğe açık olmak Gaziantep’linin özelliğidir. Gaziantep’i görmemiş olanlar, bulunduğu bölgenin etkisiyle Arapçanın konuşulduğu, Arapçanın etkisinin fazla olduğu bir il sanırlar. Oysa Antep’te Arapça konuşan bir tek insana rastlanmaz.
Yöremiz halkı en eski asırlardan beri Türkçe konuşmaktadır. 1918 yılına kadar Suriye ile Türkiye arasında sınır bulunmamaktaydı. Arapça konuşulan Halep, vilayet merkezi idi. Antep ise Halep’in kazasıydı.
Aralarında Kilis’ten geçen sadece 120 km‘lik bir yol vardı. Mesafenin bu kadar az olmasına karşın, bu iki yerleşim yeri dil ve kültür bakımından birbirini fazla etkileyememiştir.
Gaziantep bölgesi ağız özelliği daha çok Anadolu Türkçesi’nin etkisini taşır. Gaziantep ağzı Anadolu ve Azeri lehçelerinin kökü olan Oğuz lehçesinden ayrı bir özellik gösterir.
Bölgede doğunun ve Uygur Lehçesi’nin izlerine rastlanır. Özellikle de kırsal bölgelerde ve yaşlı kesimde Gaziantep ağız özelliğini görmek mümkündür.
Bazı örnekler
- Helbet (elbet)
- amarat ( hamarat)
- cenderme (Jandarma)
- galın (kalın)
- gırtasiye (kırtasiye)
- güçcük (küçük)
- göv (gök)
- döven (dükkan)
- baalım (bakalım)
- yosa (yoksa)
- nezzet (lezzet)
- cannı (canlı)
- ossun (olsun)
- buuda (buğday)
- bakca (bahçe)
- yoharı (yukarı)
- gözel (güzel)
- böön (bugün)
Gaziantep Ağzının özelliklerine geçmeden önce kısaca bir tanıyalım.
Antep’in yerlisinden olan halkın konuştuğu, oraların yabancısı olanların zerre anlamadığı şivedir.
Öyle özgün, öyle tatlı, öyle dinlenesi, konuşulası bir ağızdır ki antep ağzı, elde olsa da Antep dili ve edebiyatı diye ders olsa, kitap olsa…
Çevrenizde herkesten duyamayacağınız bu şive, güneydoğu-antep dizilerindeki şiveler gibi de değildir. ama illa da onlara bel bağlamak istiyorsanız, BU şiveye en yaklaşmış olan dizi yabancı damat dizisidir…
Türk dil kurumundan dan bir profesörun anteplice ile ilgili yazdığı 3 ciltlik bir kitabi vardır…
En gerçek kaynak ise Ömer Asım Aksoy’dur.
Asla bir şive olayı değildir…kendine has bir kelime hazinesi vardır…
- bahteniz-maydanoz
- merdiven-süllüm
- patlıcan-balcan
- kercetmek-taklit etmek
- sokranmak-söylenmek
- zogumlenmek-sinirlenmek
Kendin pişir kendin ye’nin sen saa pişir saa ye diye söylenen ağızdır…
“geçen eğşam bekgola gediykene anekdarımı gaybettim yoğrum”
(geçen akşam bakkala giderken anahtarımı kaybettim demektedir cümlemiz.)
gibi, bir antepliden duyduğunuzda hastası olabileceğiniz bir cümleyi yazmaya çalışınca, gördüğünüz gibi telef oluyor. o duyguyu vermiyor, veremiyor. sanırım anteplice dilbilgisinin sırrı burda. İngilizce
gibi yani. okunduğu gibi yazılamıyor.
normalde, sert sessiz harflerden “p, ç, t, k, h, s, ş, f” biriyle biten kelimelere “c, d, g” süreksiz yumuşak sessizlerden biriyle başlayan bir ek geldiğinde eklerin başındaki ünsüzler sertleşmesi gerekirken (sert ünsüzlerin benzeşmesi kuralı);
Anteplice de bu kural sökmez.
Antep’te oturiim
fıstıkcıya gel
görüşdürdü bayakleyn
Öncelikle;
Her fırsatta g ye dönüşen k harfi: Antep’in suyundan mı acep havasından mıdır; kelime başındaki her k bıkmaz usanmaz, daima g ye dönüşür.
- kız =gız
- kadayıf =gadayıf
- kazma =gazma
Sesli harften sonra istemeseniz de araya giren gizemli y harfi:buradaki sesli harften kasıt bilhassa a ve e dir. bu y nin bildiğimiz kaynaştırma y siyle hiç alakası yoktur, kaynaştırma ünsüzü girdiği halde bir de bu y araya sığışır…
- ananın =anayın
- ebenin =ebeyin
Telafuz esnasında h lerin yanına gizliden bir de yumuşak g konulur ve ikisi kaynaştırılıp söylenir…
- sıkışmak =sıhışmak
- bakmak =bahmak
A nın yanına sığışan yumuşak g: bazı kelimelerde a dan sonra istemdışı olarak araya yumuşak g girebilir. ve kendinden önceki ünsüzü düşürür.
- bana = bağa (n düşer)
- sana = sağa (n düşer)
Gerçekleriyle tamamen alakasız kelimeler: yöre halkının tamamen değiştirmiş olduğu tuhaf kelimelerdir.
Angeslek= bilerekten, kasten
Ariş= asma
Çotura= büyükçe bidon
Dırabızın= merdiven korkuluğu
Ehven= kalitesiz
Hayce= Hatice
Hösün= Hüseyin
Şabşak= bir litrelik plastik sürahi
Mutasyona uğrayan zaman kipleri: söz konusu mutasyon, bilhassa şimdiki zaman için geçerlidir.
-(i)yor eki için;
geliyorum= geliym
geliyorsun= geliysin
geliyor= geliy
geliyoruz= geliyk
geliyorsunuz= geliysiiz
geliyorlar= geliyler
Anlaşılamayan bir sebepten bazen y harfleri de kelimenin sonundaysa bir ek geldiğinde yine v ye dönüşüyor…
Antepliler çok rahat köy derler ama iş köye gitmek olunca;
“köve gidikk ağam” şeklinde olur
Devrik cümleler kurulur. Vurgularla beraber doğal olarak şiir okuyor görüntüsü verir.
Anteplicede bir de miktar zarfı kullanılırken yaşanan karmaşa vardır. Antepli bazen aynı cümle dahilinde kendi içinde çelişir hatta bazen kendi tezini kendisi çürütür.
Birkaç cümleyle örnek verecek olursak
pilovun duzu azıycık çok mu olug ney?
duydooma göre epey de az gelen olmuş gınaya.
Son olarak Gaziantep halkının vazgeçilmez bir kelimesi vardır,belki de Gaziantep’de yaşayan birisinin bir günde en çok karşılaştığı veya kullandığı kelimedir.Dünyanın neresinde olursanız olun bu kelimeyi kullanan birisini gördüğünüz an o kişi Gazianteplidir.
Bu kelime yoorum kelimesidir.
Gaziantep ağzının özellikleri
Rafık: Eş,dost arkadaş anlamına gelmektedir,Arapça refik kelimesinden gelmektedir
Aynat: Arapça inat kelimesinden gelmektedir.
Yöremizde Farsça sözcükler de vardır
Deşti: Susuz tarla anlamına gelmektedir.
Horanta: Halk anlamına gelmektedir.
Aynı zamanda Farsça ateş kelimesi Gaziantep’de ataş olarak söylenmektedir.
Ünlülerin bir kısmı uzun ünlü olarak kullanılır. Bu uzun ünlüler g’nin düşmesine neden olmuştur:
Işığa kelimesi Antep ağzında ışıa diye söylenmektedir.
Aynı şekilde boğaz kelimesi baaz,
Soğuk kelimesi sook diye söylenmektedir…
Yöremizde kelime başındaki ‘b’, p’ye dönmüştür:
- Bakla = pakla
- Bıçak = pıçak
Kelime içinde bazı c’ler ç’ye dönmüştür:
- Yalancı = yalançı
- kalaycı = kalayçı
- yolcu = yolçu
Kelime başındaki k’ler g olmuştur:
- Kaba = gaba
- Kan = gan
- kuzu = guzu
- Kalın = galın
- kuyu = guyu
- Kuduz = guduz
İlimizde ‘ki’ bağlacı yerine ‘kine’ bağlacı kullanılır:
Sen gelmelisin kine o da getsin(gitsin)
Ne kadar’ yerine ‘neçe’ zarfı kullanılır:
O benden neçe soona geldi.
Neden’ yerine ‘ne has’ kullanılır:
Bu pazar ne has gelmediiz? (Neden gelmediniz)
Divan’da yer alan atasözlerinin hiçbir değişime uğramadan günümüzde Gaziantep’in kırsal kesimlerinde ki halk aynı şekilde konuşmaya devam etmektedir.
Bu atasözlerinden birkaç örnek..
- Ağız yese köz uyadur- Ağız yer göz utanır anlamına gelmektedir.
- Emgek eğinde kalmas- Emek yerde kalmaz anlamı taşır.
- İt ısırmas, at tepmes teme – Atım tepmez, itim kapmaz deme anlamı taşır.
- Yitükliğ anası koyun açar– Yitiği olan anasının koynunu arar.
Burada görüldüğü gibi eski Türkçeden günümüzde değişime uğraşmıs veya kullanılmayan kelimeler Gaziantep kırsal kesiminde hala eski okunuşları ile söylenmekte ve anlam içermektedir…
Örnek olarak..
Yazı Kelimesi:Kavun,karpuz tarlası veya üzüm bağı anlamı taşımaktadır bu kelime Gaziantep’de hala kullanılmaktadır. Aynı şekilde, at ve eşekler için söylenen yılkı kelimeside hala Gaziantep ağzında yaşatılmaktadır.
- Yer anlamına gelen: Eğin
- Oturulmayan terkedilmiş yer anlamına gelen: Aglak
- Yüksek anlamına gelen: Ağış
- Örümcekler için söylenen: Bög
- Geçen yıl anlamına gelen: Bıldır
- Define anlamına gelen: Kömçü
- Hangisi anlamına gelen Nece
- Temiz yakışıklı anlamına gelen: Silig
- Tane anlamına gelen: Urug
Kelimeleride Gaziantep’de günümüzde kullanılmaktadır.
Gaziantep Ağzından Yeminler
- Aha şu çay kimi ganım agsın kine
- Uşaklarım döşümde baazlansın kine
- Mabalın boynuma !!! Ben heç eyle ham hanek edermiyim yav
- La yalan söyleysem yurdum yuvam daalsın , han evim *harap olsun.Daha ne deym ağam
- Dinim hakkı uçun beyle beyle oldu
- Yalan söyleysem sabaha çıkmıymm
- Şu nameti son yiyişim ossun ki
- Yalanım varsa şordan şoora getmek nasip olmasın
- Laa eğer üfürüysem nikahım getsin , artı ne deym saaa
- Gardaşım sallıysam , rahmatlık anam gabrinde dombalak aşşın , taam mı
Gaziantep Ağzı Bedduaları
- Oyum oyum oyulasında sarımsak gibi soyulasin ya kara haberin ya kanlı kömleğin gele inşallah..
- Bedenine top değe.
- Başını.bağrını yesin -böyümüyecise -gıran giresice-ağzı yumulu kalasıca
- Dilin tependen çekile.-dilenemez dilenci olasın. -bedenine kurşun değe ,kurt düşe.
- Gebermeyesice gavurun dölü-
- Bin baş bir dert olasın
- Gözü kör olmayasıca
Gaziantep’in kendine özgü bir konuşma tarzi vardir. Bazi cümleleri insani derin derin düşündürür ve dinleyene bir mesaj verilmek istenir. Bu deyimler, konuşmalar ve Gaziantep Ağzının en güzel örnekleri
- Avrat malı kapı mandalı,
- Bıyığın uzunsa borazan çal,
- İt iti yemiş kuyruğuna gelince bizim it demiş,
- Kırkından sonra azana defar olmaz,
- Gönül istemedik aş, ya karın ağrıtır ya baş,
- Oğlan olsun, deli olsun, ekmek olsun, kuru olsun,
- Parası olanın, balı Bağdat’tan gelir,
- Sen ağa, ben ağa, bu ineği kim sağa, Babanın sinine nur yağa
İki komşu kadın sokakta karşılaşır
Bee tanıyamadı kele Hadduç bacı, nerden geliyn?
-Heç, acı şeyle bi soluk Faddumgilden hasde bellemeden geliym. Naassın?
Aman Hadduç Bacı hec sorma, benim çekdiimi develer çekmez. Bizim herif gene gudurdu. Akşam de-mey, sabah demey arahının başından kakmey. Ne bilim anam, bi de dos seviy deyler. Herifcez gırhından sona buturladı.
-Bu neşel iş kelee! Ocak başından yırak ola! Memik Aaam da enigonu gudurmuş. Sahılam yirmi yaşında cahal. Bu yaşdan sona… Gadan gide Essum, zere ben de bu Essum nen beyle hırlay deydim. Allah o şarmı-tanın başına him daşı dikile!
Anam herifi yerenneri baştan çıkarıy. Yiğidiken yı-hılasıca üç zaballa akşam oldu bille gapıya dikiliyler, herifi ayardıp götürüyler her hal o şırfıntıya gidiyler.
-Allah us ahıl vere şeytanına zabınlık vere.