Sevilen İçecek Çayın Tarihi; Çay Nasıl Ortaya Çıktı?
Çayın bulunuşundan Avrupa’ya gelişine ve dünyada yaygınlaşmasından sonra Türkiye’ye ne zaman geldiğine kadar çayın tarihini sizler için araştırdık.
Çayın Tarihi
Sohbetlerimizin sıcak nefesi, şeker atıp karıştırırken bile mutlu olduğumuz çayın tarihi oldukça ilginçtir. Ülkemize gelmiş olmasından hoşnut olduğumuz çay, günümüzde sohbetlerin olmazsa olmazıdır. Sizlerin merak ettiği çay nasıl ortaya çıkmıştır?, çayın tarihi nedir?, çay nerede ortaya çıktı?, içtiğimiz çay nedir?, çayın faydaları nelerdir? gibi soruların cevaplarını yazımızda cevaplamaya çalıştık. İşte, çok sevilen çayın tarihi…
Çay Nasıl Ortaya Çıktı?
M.Ö. 2737 yılında büyük Çin İmparatoru Shen Nung tarafından tesadüfen keşfedilen çayın ismi Çince’deki ça’dan geliyor. Ruslar çaya chay; Araplar shaye; Japonlar ise cha diyor. Shen Nung bir gün bahçede ağzı açık bir kapta su kaynatırken çalılıklardan yapraklar suyun içine düşer ve o, yaprakları toplayamadan etrafa hoş bir koku yayılır. İmparator suyun tadına bakınca aslında çayı keşfetmiş olur. Keşiflerine göre çay, susuzluğu bastırıyordu, harareti gideriyordu ve uykuya olan isteği azaltıyordu.
Başka bir mitolojik anlatıma göre M.Ö. 5. yüzyılda, Hintlilerin Bodhidharma, Çinlilerin Damo ve Japonların Daruma diye adlandırdıkları bir Budist üstat yaşardı. Bu üstat, Buddha’nın yolunda ermişliğe ulaşmak adına ulu dağlarda 9 yıl meditasyon yapmak için yemin etti. Bir gün uykusuna yenik düşüp meditasyon esnasında uyuyakalınca uyandığı zaman kendisine sinirlenip bir daha kapanmamaları için göz kapaklarını kesip bir çınarın altına attı. Diğer gün, tam da oradan koyu yeşil yapraklı bir bitkinin yükseldiğini gördü. Bu anlatımdaki çayın bulunduğu dağ, Çin’in iki ana lehçesinde t’e ve Ç’a diye okunmaktadır ve çay, bu sebeple dünya dillerinde bu iki kelimenin birinin söylenişine bağlanır.
Çayın Avrupa’ya Gelişi Nasıl Oldu?
Çay, 780 yılında Budist bir rahip olan Dengyo Daisni aracılığıyla Japonya’ya götürüldü ve Japon İmparatoru Saga, 815 yılında çay ziraatini başlatan fermanı yayınladı. Çay, artık Japon kültürünün önemli bir parçası olmuştu. Çayın isim olarak Batı ile tanışabilmesi ise Venedikli tüccar Giambattista Ramusio sayesinde gerçekleşmiştir. 1559 yılında yayınladığı seyahatname ile çay, isim olarak Batı ile tanışmıştır fakat çayı batılıların sofrasına getiren kişi İngiliz Doğu şirketidir. İlk sevkiyatı 1610 yılında olmuştur. İngiliz Thomas Garroway, bir gazino sahibidir ve ilk kez müşterilerine çay servisi yapan kişidir.
Protestan vaiz John Wesley, bu içeceğe kuşkuyla yaklaşmış ve insana fiziksel ya da ruhsal olarak zararlı olabileceğini boykot çağrısı yaparak belirtmiştir. Lordlar kamarasının üyelerinden Lord Forbes ise çayın sadece soylular tarafından içilmesi gerektiğini içeren bir kanun teklifi bile hazırlamıştır. Çay kültürü hızla gelişmiş ve 1860 yılından beri İngiltere’de beş çayı bir moda olmuştur. 1778’de Boston limanına gelen çay yüklü İngiliz gemileri, bağımsızlık yanlısı Amerikalılar tarafından baskına uğramıştır ve çaylar denize dökülmüştür. Amerika tarihinde Boston Çay Partisi diye geçen bu olay, Amerikan kolonilerinin İngiltere’ye başkaldırma hareketinin ilk adımı olarak tarihe geçmiştir.
İngiltere’de çay içmek alışkanlık haline gelince (5 çayı diye bir terimi dünyaca bilindiği üzere yaygınlaştığını kestirmek güç değil) kadın dergilerine göre durum şu şekilde değişmiştir: Kadınlar ev işlerine soğuk bakmaya başladı. Çayın Avrupa’ya gelişi 1610 yılını bulsa da bugün dünyada su dışında en çok tüketilen içecek. Çay başlangıçta ilaç muamelesi görmüştür ve Orta Asya’da çok değerli olduğu için ticarette para yerine bile geçmiştir. Çayın Avrupa’ya geldiği ilk yıllarda tüccarlar çayı şu şekilde satıyordu:
- Ateş düşürücü
- Mide ağrısı giderici
- Romatizmayı önleyici
Doktorlar ise daha da ileri giderek çayın tüm hastalıklara direnç kazandıran ve yaşlanmayı geciktiren bir iksir olduğunu söylüyordu fakat zaman geçtikçe çayın aleyhine görüşler yayılmaya başladı. Alman bir doktor 40 yaşından sonra çay içen kişilerin ölüme daha yakın olacağını söylüyordu. Bütün bu sözlere rağmen çayın favori içecek olmasının önüne geçilemedi. Sayı tam bilinemese de dünyada bir yılda 2 milyon ton civarında çay tüketildiği düşünülüyor.
Çayın Türkiye’ye Gelişi Ne Zaman Olmuştur?
Çayın Türkiye’ye gelmesi ancak birkaç yüzyıl önceye dayanır ve çay içimi, 19. yüzyıldan itibaren Anadolu’da yaygınlaşmıştır. Türkiye’de çayın yaygınlaşmasına ilişkin bir hikaye anlatılır. Bu hikayeye göre Hoca Ahmet Yesevi bir gün Hatay sınırında Türkistan karyelerinden birine misafir olur ve hava çok sıcak olduğu için yorulmuştur. Misafir olduğu evin komşusunun eşi doğum yapmak üzeredir ve Hoca Ahmet Yesevi’den dua istenir.
Duanın kabul olması üzerine yörenin önemli bir ikramı olan çay getirilir. Hoca Ahmet Yesevi çayı sıcak sıcak içtiği için terler ve yorgunluğu gider. Bunun üzerinde onun şifalı bir içecek olduğunu dile getirmiştir. Böylece çay, bütün Türkler arasında kullanılmaya başlamıştır. Türkiye’de çay tarımının başlamasına ve yayılmasına önderlik eden isim ise Zihni Derin’dir. Bu sebeple çayın babası olarak bilinir ve Rize Botanik Bahçesi girişinde büstü bulunur.
Günümüzde Çay Tüketimi
Gelelim poşet çaya… Poşet çay sayesinde çay tüketimi basitleştiği için çayın tüketimi daha da arttı. Thomas Sullivan, kahve ve çay ticaretiyle uğraşıyordu. Müşterilerine gönderdiği çayları daha basit ve daha az maliyetli olacağı için teneke kutular yerine elde dikilmiş ipek torbalara koyunca aslında poşet çayı bulmuş oldu. Artık müşteriler özellikle torba içindeki örnek çayları sipariş ediyorlardı. Torbalar çayın kaynamasını kolaşlaştırıyordu ve o zamandan bu zamana poşet çay daha çok tercih edilmeye başlandı. Öyle ki, Batı ülkelerinde tüketim oranı, toplam çay tüketiminin yarısına ulaştı. Çay bugün sosyal hayatta yeri doldurulamayacak bir konumdadır. Öyle ki çay hakkında şiirler yazılır. Çoğu kişi tarafından çay sohbetinin hiçbir şeye değişilmeyeceği söylenir.