MÖ 2000 ile MS 800 arasında, yakın doğunun en büyük taş ocağı ve heykel atölyesi olan Yesemek, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor. Gaziantep Müdürlüğü tarafından düzenleme yapılarak açık hava müzesi haline getirilen alanda, taşlardan oyulmuş birçok eser yer alıyor. Bu eserler arasında; sfenksler, kapı aslanları, oturan aslanlar, kanatlı aslanlar, Dağ Tanrısı rölyefleri ve mimari unsurlar bulunuyor.
İslahiye’ye 23 km uzaklıkta bir yamaç üzerinde yer alan Yesemek Köyü, heykel yapım atölyesi olarak ilk kez Hitit döneminde açılmış ve yerli halk olan Huriler burada çalışmış. Hititlerden sonra ele geçen heykellerde Asur ve Suriye etkileri görülürken, sonraki dönemlerde ise Aramiler heykellere kendi kültürünü yansıtmış. Böylece Yesemek Heykel Atölyesi, çeşitli devletlerin birbirinden farklı kültürlerini yansıtmasıyla önemli bir merkez haline gelmiş.
Ancak atölye zamanla önemini yitirmiş ve Yesemek, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından müze haline dönüşeceği yerde, ilk defa kazı çalışması yapan Felix Von Lusvhan tarafından 1890 yılında Zincirli’de bulunmuş. Devam eden kazı çalışmaları sonucunda 300’den fazla heykel ve heykel taslağı keşfedilmiş.
Yesemek tarihte ilk defa 1890 tarihinde, Zincirli (Sam’al)’da Alman Doğu Araştırmaları Kurumu adına kazı yapılan Felix Von LUSCHAN tarafından keşfedilerek, bilim dünyasına tanıtılmıştır. Buradaki sistemli araştırma ve kazı çalışmaları 1957-1961 yıllarında Prof. Bahadır ALKIM başkanlığındaki ekip tarafından yürütülmüş 200’e yakın heykel taslağı çıkartılmıştır. Kazı ve araştırmanın yanı sıra bilimsel yayında yapılmıştır. Geçtiğimiz yıllarda ise Arkeolog İlhan TEMİZSOY tarafından yapılan arkeolojik kazılarda toprak altında kalan heykellerin gün ışığına çıkarılması ile 300 adet yontu ve heykel taşlağına ulaşılmış; söz konusu alan, Gaziantep Müze Müdürlüğü tarafından çevre düzenlemesi yapılarak Açık Hava Müzesi haline getirilmiştir. Yesemek’te 2005 yılında Opet’in sponsorluğunda çevre düzenleme çalışmaları yapılmıştır. M.Ö. 2000 yılların ikinci yarısı içinde bölge, Hitit hakimiyetine girdikten sonra bu taş ocağı faaliyete geçmiş veya önceden beri işletilirken, Hititlerle yeni bir fonksiyon kazanmıştır. Burada Hititli ustaların yanı sıra, Hurrili usta ve sanatkarlarında çalıştığı bilinmektedir. Bir ara faaliyeti zayıflayan atölyede, Geç Hitit Krallıkları sırasında (M.Ö. 9. Yüzyıldan itibaren) çalışmalar tekrar yoğunlaşmıştır. Bu ikinci dönemde özellikle, Hitit, Suriye, Arami ve Asur Sanat unsurları ağırlık kazanmıştır. Oriantalizm adıyla anılan bu üslup, batıda gelişmeye başlayan Ege kültürlerini etkileyerek Yunan sanatının çekirdeğini oluşturmuştur. Atölye Geç Hititler döneminde, Hitit İmparatoru Suppilluma I. Zamanında Sam’al (Zincirli) Krallığı tarafından M.Ö. 1375-1335 tarihleri arasında işletilmiş ve burada yerli halk Hur’lar çalıştırılmıştır. Sam’al (Zincirli) Krallığının M.Ö. VIII yüzyılın sonunda Asurlar tarafından yıkılmasıyla birlikte Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi kapanmış, çalışan halkta bölgeyi terk etmiştir. Bakanlığımız Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün 07.05.2012 tarih ve 99196 sayılı yazısında Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesinin Dünya Miras Geçici Listesine eklenmesi amacıyla hazırlanan başvuru dosyası Dünya Miras Merkezine iletilmiş olup, adı geçen varlığımızın 13.04.2012 tarihi itibari ile UNESCO Dünya Miraz Geçici Listesine eklenmiş olduğu bildirilmiştir.